23. Bölüm: ARALIK


Çizim: Tolga Özasil

Çıkan Kısmın Özeti: Komiser Tahsin, eski karısı Yasemin'den aldığı ses kayıtlarını gazeteciye ulaştırmış ve gazetede basılmasını sağlamıştı. Çıkan haber üzerine emniyetin içindeki yapılanmanın daha çok üstüne gidilmeye başlanmış fakat bu esnada Yasemin de bir kaza geçirmişti. Komiser ve ekibi, Çip Projesi'ni araştırdıkları esnada kendilerini takip eden adamın kimliğini araştırmaya başlarlar. Yasemin'den gelen mesaj üzerine komiser, eski karısıyla buluşmaya gider. Aynı anda hastaneye giden Necip ise, Yasemin'in telefonunun çalındığını öğrenir.

23. Bölüm: "Aralık"

Komiser, Yasemin'in kendisine attığı mesajdan tam kırk altı dakika sonra Beylerbeyi'ne varmıştı. Saat bir hayli geç olduğu için, durakta inen iki kişiden birisi olmuştu. Etrafına bakınınca durakta bekleyen kimseyi göremeyen komiser, Yasemin'i aramak için telefona sarılmıştı ki; bir mesaj daha geldi.

"Karşıdayım. Sahile inen yolda... - Yasemin"

Telefonu tekrar cebine koyduktan sonra alt geçidi kullanarak karşıya geçmeye başladı komiser. Cebine soktuğu elinin içinde döndürüp durduğu telefon eşliğinde düşüncelere dalmıştı. Bütün bu gizemin nedeni ne olabilirdi?

"Her şeyden önce, sms'in sonuna adını yazmak da nereden çıktı?" diye içinden geçiren komiserin bu düşüncesine eşlik eden bir şüphe bulutu da çöküverdi aklının bir köşesine. Merakla fakat bu merakının engel olmadığı bir temkinlilikle ilerlemeyi sürdürdü...

*

Necip, arabayı deli gibi kullanırken bir yandan kulağında tuttuğu telefonda Bilişim Şube'den Kenan'a komutlar yağdırıyordu. Bir proje yüzünden Emniyet'te sabahlayacak olan Kenan, bir yerde şans oluvermişti Necip için.

- Bak, metrobüse binerken nedense Zincirlikuyu'ya kadar gidecek olanı değil de karşıya geçecek olanı tercih etti. Yani, mesafeyi ve süreyi hesaplayacak olursak yaklaşık beş dakika önce Beylerbeyi'ne varmış olması lazım!

Kenan, metrobüs kameralarının sistemine özel izinle giriş yapmış; Necip'in komutları üzerine Anadolu Yakası'ndaki durakların kamera kayıtlarını açmıştı. Saat bilgilerini hesaplayıp sefer yapan metrobüsü yakalamış ve tüm duraklardaki inen yolcuların görüntülerini tek bir ekranda toplamıştı.

"Üstünde ne vardı demiştiniz?" diye sordu Necip'e.

Necip, bir yandan yolun durumunu kontrol etmeye çalışırken bir yandan hafızasını yokladı. Birkaç saniye sonra cevap vermişti Kenan'ın sorusuna:

- Bir kot pantolon, üstünde deri ceket...

Birkaç saniyelik rötar sırası bu kez Kenan'daydı. Neden sonra, "Hah!" diye bir nârâ koptu Bilişim Şube'nin genç polisinden.

- Tamamdır, buldum! Komiser, Beylerbeyi'nde inmiş. Zaten o durakta iki kişi inmiş, net bir şekilde görülüyor yani...

Necip gözlerini birkaç saniye kırpıştırarak nerede olduğunu ve nasıl Beylerbeyi'ne çıkacağını hesapladıktan sonra telefondan kurtulmak için hamle yaptı:

- Çok ama çok sağol Kenan. Sana bir balık yemeği borcum olsun... Hadi, kolay gelsin...

Tam kapatacaklarken, Kenan'dan bastıramadığı endişeleriyle bezeli bir ses tonuyla cevap geldi:

- Necip, dikkatli olun lütfen.

Necip, bir şey demeden telefonu kapattı. Dikkatli olmaları gerektiğinin bilincine, hem de iliklerine kadar, varmıştı. Bir sapağı döndükten sonra köprüye çıkan yola geçmişti.

"Daha hızlı gideni yok mu lan bu arabaların!" diye içinden öfkeyle geçirirken, Beylerbeyi'nde komiseri neyin beklediğine dair büyük bir meraka ve endişe hissine kapılmıştı...

*

Necip'in hastaneden apar topar çıkarken akıl edip aradığı Hale ve eşliğindeki Müdür; yanlarına bir memur daha alarak hastaneye gelmişti.

Asuman'ın kaldığı odaya giren Cinayet Büro personeli Hale, birim müdürü ve emniyet görevlisi; yatakta yatan Asuman'ın ifadesini almaya başladı. Asuman, Necip'in getirdiği fotoğrafları göstererek öldürülen Özkan'ın komşularıyla birlikte bir kafede oturan kişinin sivil polis Saadettin olduğunu anlattı. Akabinde; Saadettin'in bir süredir hem kendisini, hem Komiser Tahsin'i, hem de Necip'i takip ettiğini ekledi.

Müdür, ifade alınırken daha fazla sabredemedi ve telefonla aradığı Emniyet personeline; Saadettin için bir yakalama kararı çıkarılmasını emretti. Telefonu kapattığında, Asuman'ın ifadesi de alınmıştı. Hale, geceyi hastanede geçirmek isteyince kimse itiraz etmedi ve Müdür, yanına aldığı polisle birlikte Saadettin'in fermanını imzalamak üzere Emniyet'e döndü.

*

Komiser alt geçitten geçip de Beylerbeyi Stadı'nın ışıklarıyla aydınlatılmış olan, sahile inen yola çıktığında soluk soluğa kalmıştı. Gece gündüz halı saha maçı yapabilenlere hep hayret etmişti; şöyle bir göz ucuyla stada doğru baktığında klasik halı saha maçı feveranlarını işitti. İç çekip sahile doğru inmeye başladı...

Yolun aşağısına kadar iniyordu ki, sağa dönen yolda birkaç metre ileride cılız bir sokak lambasının altında duran arabayı ve arabanın başında sırtı yola dönük birisini gördü. Elindeki telefonun ekranı parıldıyordu. Tam onu gördüğünde, cep telefonuna bir mesaj geldi.

"Arabanın başındayım, çabuk ol. Etrafı kolaçan et; takip ediliyor olabilir misin? - Yasemin"

Komiser, yanacağını bildiği halde floresana hamle yapan sineklere dönmüştü. Derin bir nefes koyuverip sağını solunu kolaçan ettikten sonra yoldan karşıya, aracın olduğu tarafa, geçti. Başını sağa sola hafifçe sallayarak araca yanaştı.

Perspektif kuralı gereğidir; yaklaştıkça cisimler büyür, ayrıntılar netleşir. Komiser de, sokak lambası ne kadar cılız olursa olsun, aracın bagajının aralık olduğunu ve hatta bagajdan dışarı hafifçe çıkmış bir namlunun ucunu araca birkaç adım mesafesi kalınca fark etmişti.

23. Bölümün Sonu